Kilis’ten Zeytin Çığlığı: Torba Yasa Talanı Durdurulsun, Mirasımız Korunsun!

Kilis’ten Zeytin Çığlığı: Torba Yasa Talanı Durdurulsun, Mirasımız Korunsun!

ABONE OL
30 June 2025 09:35
Kilis’ten Zeytin Çığlığı: Torba Yasa Talanı Durdurulsun, Mirasımız Korunsun!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin binlerce yıllık köklü geçmişinden günümüze uzanan en değerli doğal zenginliklerinden biri olan zeytin ağaçlarımız, son yıllarda benzeri görülmemiş bir tehdit altında. Akdeniz medeniyetlerinin sembolü, ekolojik dengenin anahtarı ve milyonlarca ailenin geçim kaynağı olan bu kadim miras, şimdi “torba yasa” adı altında gelen yeni bir tehlikeyle karşı karşıya. Yıllardır süren bu “talan” girişimleri, her seferinde halkın güçlü direnişiyle geri püskürtülmüş olsa da, mücadele bitmiş değil. Özellikle Kilis, zeytinine ve toprağına sahip çıkmak için kararlı bir direniş sergiliyor.

“Torba Yasa” ve Zeytinliklerin Hedef Alınması

Hükümetin Meclis gündemine getirdiği çeşitli “torba yasalar,” genellikle farklı alanlara ilişkin düzenlemeleri tek bir paket altında toplayan yasalardır. Ancak son yıllarda bu yasaların içine, çevrecilerin ve zeytin üreticilerinin “cinayet girişimi” olarak adlandırdığı, zeytinlik alanlarını hedef alan maddeler ekleniyor. Bu maddeler, zeytinlikleri “kamu yararı” adı altında madencilik, enerji üretimi veya sanayi gibi farklı amaçlarla kullanıma açmayı hedefliyor.

Geçmişte benzer girişimler tam on kez meclisten geri dönmüş olsa da, bu durum tehdidin kronikleştiğini gösteriyor. Her seferinde büyük bir toplumsal tepkiyle karşılaşan bu düzenlemeler, genellikle ülkenin enerji ihtiyacı, istihdam artışı veya ekonomik büyüme gibi gerekçelerle savunuluyor. Ancak, bu gerekçelerin zeytinliklerin geri dönülemez tahribatını meşrulaştırıp meşrulaştırmadığı, kamuoyunda hararetli tartışmalara yol açıyor. Uzmanlar, bu tür projelerin zeytinliklerin bulunduğu bölgelerdeki toprak ve su kalitesini bozarak, zeytin üretimine elverişli alanları yok ettiğini, bunun da uzun vadede ülkenin gıda güvenliğini ve ekolojik dengesini tehdit ettiğini belirtiyor.

Zeytin Kanunu Neden Hayati? Koruma Kalkanı Nasıl Delinmek İsteniyor?

Türkiye’de zeytinlikleri koruma altına alan temel yasal düzenleme, 1939 tarihli 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun‘dur. Bu kanun, zeytinliklerin sanayi ve madencilik faaliyetlerine karşı korunmasını, imar planlarına dahil edilmemesini ve zeytin ağaçlarının kesilmemesini sağlamayı amaçlar. Kanun, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları dışında zeytinciliği engelleyecek veya zorlaştıracak tesis kurulmasını yasaklar. Bu madde, zeytin varlığımız için adeta bir “koruma kalkanı” görevi görür.

Ancak son torba yasa girişimleri, bu hayati kanunun maddelerini esnetmeye veya tamamen kaldırmaya yönelik maddeler içeriyor. Kanunun “kamu yararı” tanımının genişletilmesi veya belirli projeler için istisna getirilmesi, zeytinlikleri rant odaklı projelere karşı savunmasız bırakma riski taşıyor. Bu tür değişiklikler, sadece mevcut zeytin ağaçlarını değil, aynı zamanda gelecek nesillere aktarılması gereken bu değerli mirası da tehdit ediyor. Hukukçular, bu düzenlemelerin Anayasa’daki çevre ve mülkiyet haklarına aykırılık taşıdığını, geri dönülemez çevresel yıkımlara yol açabileceğini belirtiyor.

Kilis’in Zeytin Varlığı ve Kentteki Direnişin Hikayesi

Türkiye’nin önemli zeytin üretim merkezlerinden biri olan Kilis, zengin zeytin varlığı ve köklü zeytincilik geleneğiyle öne çıkıyor. Kentin bereketli toprakları, özellikle kendine has aromasıyla bilinen Kilis Yağlık gibi çeşitlerle kaliteli zeytinyağı üretimine olanak tanıyor. Kilis’te zeytincilik, sadece bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda kentin kültürel ve sosyal dokusunun temelini oluşturuyor. Binlerce aile geçimini zeytincilikten sağlıyor, bu da zeytinlikleri Kilis ekonomisinin vazgeçilmez bir parçası haline getiriyor.

Ancak Kilis de, ülkenin dört bir yanındaki zeytinlikler gibi “talan” tehdidi altında. Maden ruhsatları, sanayi bölgelerinin genişleme planları ve altyapı projeleri, Kilisli üreticilerin zeytin bahçelerine yönelik ciddi bir tehlike oluşturuyor. Bu projeler, zeytin ağaçlarının bulunduğu alanları yok etme, su kaynaklarını kirletme ve toprağın verimliliğini düşürme riski taşıyor.

Bu tehditler karşısında Kilisli üreticiler ve doğaseverler sessiz kalmıyor. Kentte, zeytinliklerini korumak için yıllardır süren kararlı bir direniş var. Yerel sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve halk, düzenlenen toplantılar, basın açıklamaları ve hukuksal başvurularla seslerini duyurmaya çalışıyor. Kilis’in her köşesinden yükselen “Zeytinime Dokunma!” çığlığı, sadece bir slogandan öte, toprağına, emeğine ve geleceklerine sahip çıkan bir halkın kararlılığını ifade ediyor.

“Zeytine Sahip Çık”: Ortak Ses, Ortak Mücadele

Zeytinlikler üzerindeki bu tehditler, Türkiye’nin dört bir yanında “Zeytine Sahip Çık” kampanyalarını tetikledi. Bu hareket, sadece zeytin üreticilerini değil, aynı zamanda çevre aktivistlerini, hukukçuları, akademisyenleri, sanatçıları ve duyarlı tüm vatandaşları bir araya getiriyor. Sivil toplum kuruluşları, medya kampanyaları, imza kampanyaları ve hukuki mücadeleler yoluyla kamuoyu farkındalığını artırmaya çalışıyorlar.

TBMM önünde yapılan gösteriler ve eylemler, bu ortak mücadelenin en somut ifadelerinden biri. Halkın, kendi geleceklerini ilgilendiren yasal düzenlemeler hakkında söz söyleme ve temsilcileriyle doğrudan iletişim kurma hakkı, demokrasinin temel taşlarından biridir. Ancak, zeytinlikleri savunmak için Meclis önüne gelen vatandaşların zaman zaman içeri alınmaması veya engellemelerle karşılaşması, halkın sesinin kısılmaya çalışıldığı algısını yaratıyor. Bu durum, sivil itaatsizlik ruhunu beslerken, mücadeleye olan inancı daha da artırıyor. “Halkın meclisinde” kendi haklarını savunmak isteyen vatandaşların dışarıda kalması, ironik bir tablo çiziyor.

Gelecek Nesiller ve Sürdürülebilir Zeytincilik: Bir Vizyon Çağrısı

Zeytinliklerin korunması, sadece bugünün meselesi değil, gelecek nesillere bırakılacak bir mirastır. Bu nedenle, sadece tehditlere karşı durmakla kalmayıp, aynı zamanda zeytinciliğin sürdürülebilirliğini sağlamak için yeni modeller geliştirmek de büyük önem taşıyor. Organik zeytincilik, iyi tarım uygulamaları, zeytinyağı turizmi ve coğrafi işaretli ürünlerin markalaşması gibi yaklaşımlar, zeytinliklerin ekonomik değerini artırırken ekolojik dengeyi de koruyabilir. Kilis gibi zeytin potansiyeli yüksek şehirler için bu modeller, hem yerel kalkınmayı destekleyecek hem de zeytinciliği daha dirençli hale getirecektir.

 Zeytin Ağaçları İçin Ortak Sorumluluk ve Direnişin Devamlılığı

“Zeytinime Dokunma!” sloganı, basit bir ifade olmanın ötesinde, binlerce yıllık bir mirasa, milyonlarca ağacın nefesine ve gelecek nesillerin yaşam hakkına sahip çıkma çağrısıdır. Bu savaşım, sadece zeytin ağaçlarını değil, Türkiye’nin tüm doğal güzelliklerini, tarım arazilerini ve su kaynaklarını koruma mücadelesidir.

Parlamentoda süren bu kritik süreçte, halkın sesi olan zeytin bekçilerinin sesine kulak vermek, bilimsel verilere dayanmak ve ortak akılla hareket etmek, hepimizin geleceği için elzemdir. Zeytinlerimize, ormanlarımıza ve suyumuza dokunmak, aslında kendi geleceğimize dokunmaktır. Bu nedenle, 11. kez yükselen bu direniş çığlığına kulak verelim ve doğal varlıklarımıza hep birlikte sahip çıkalım. Bu mücadele, Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginliklerini koruma kararlılığının bir göstergesidir ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuzun bir parçasıdır.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r
en_USEnglish